Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

mahkeme kararı

  • 1 court order

    mahkeme emri, mahkeme kararı

    English-Turkish dictionary > court order

  • 2 court order

    mahkeme emri, mahkeme kararı

    English-Turkish dictionary > court order

  • 3 sue out

    mahkeme kararı çıkartmak

    English-Turkish dictionary > sue out

  • 4 sue out

    mahkeme kararı çıkartmak

    English-Turkish dictionary > sue out

  • 5 award

    mahkeme karari ile vermek; vermek; ödül olarak vermek, ödüllendirmek,karar, hüküm; ödül, mükâfat; kredi

    English to Turkish dictionary > award

  • 6 решение

    с
    1) çözüm, çözme, çözümleme

    с це́лью реше́ния пробле́мы — sorunu çözmek amacıyla

    2) врз karar; hüküm (- kmü)

    реше́ние суда́ — mahkeme kararı / hükmü

    реше́ние съе́зда — kongre kararı, kongrenin aldığı karar

    прийти́ к оконча́тельному реше́нию — kesin hükme varmak

    он отказа́лся от своего́ реше́ния — kararından döndü

    3) (ответ к задаче и т. п.) çözüm

    Русско-турецкий словарь > решение

  • 7 justice

    Dictionnaire Français-Turc > justice

  • 8 decree

    n. emir, kararname, karar, ferman
    ————————
    v. karara bağlamak, hüküm vermek, emretmek; buyurmak
    * * *
    1. emret (v.) 2. emir (n.) 3. karar ver (v.) 4. karar (n.)
    * * *
    [di'kri:] 1. noun
    1) (an order or law: a decree forbidding hunting.) emir, ferman
    2) (a ruling of a court of civil law.) mahkeme kararı, ilâm
    2. verb
    (to order, command or decide (something): The court decreed that he should pay the fine in full.) hüküm/karar vermek

    English-Turkish dictionary > decree

  • 9 rule

    n. kural, talimat, kanun, prensip, hüküm, mahkeme kararı, tüzük, yönetmelik, egemenlik, idare, metre, cetvel, standart, norm, gönye
    ————————
    v. yönetmek, hükmetmek, idare etmek, emretmek, sözü geçmek, saltanat sürmek, hüküm vermek, karara varmak, çizmek, çizgi çekmek, cetvelle çizmek, düzeyinde olmak, geçerli olmak
    * * *
    1. yönet (v.) 2. kural (n.)
    * * *
    [ru:l] 1. noun
    1) (government: under foreign rule.) yönetim, idare
    2) (a regulation or order: school rules.) kural, yönetmelik
    3) (what usually happens or is done; a general principle: He is an exception to the rule that fat people are usually happy.) kural
    4) (a general standard that guides one's actions: I make it a rule never to be late for appointments.) âdet, usul
    5) (a marked strip of wood, metal etc for measuring: He measured the windows with a rule.) cetvel
    2. verb
    1) (to govern: The king ruled (the people) wisely.) yönetmek, idare etmek
    2) (to decide officially: The judge ruled that the witness should be heard.) karar vermek
    3) (to draw (a straight line): He ruled a line across the page.) çizmek
    - ruler
    - ruling
    3. noun
    (an official decision: The judge gave his ruling.) yargı, hüküm
    - rule off
    - rule out

    English-Turkish dictionary > rule

  • 10 ruling

    adj. egemen, yöneten, hakim olan, başlıca, belli başlı, geçerli, cari
    ————————
    n. yargı, hüküm, mahkeme kararı, çizgi (cetvelle), cetvelle çizme, yönetim, idare
    * * *
    1. yöneten (n.) 2. yönet (v.) 3. yöneterek (prep.)
    * * *
    adjective (governing: the ruling party.) yöneten, idare eden

    English-Turkish dictionary > ruling

  • 11 sentence

    n. cümle, tümce, söz, karar, özdeyiş, vecize, mahkeme kararı, hüküm, yargı
    ————————
    v. hüküm vermek, mahkum etmek, ceza vermek, hüküm giydirmek
    * * *
    1. tümce 2. hüküm ver (v.) 3. tümce (n.)
    * * *
    ['sentəns] 1. noun
    1) (a number of words forming a complete statement: `I want it', and `Give it to me!' are sentences.) cümle
    2) (a punishment imposed by a lawcourt: a sentence of three years' imprisonment; He is under sentence of death.) ceza; hüküm
    2. verb
    ((usually with to) to condemn to a particular punishment: He was sentenced to life imprisonment.) mahkûm etmek

    English-Turkish dictionary > sentence

  • 12 Gerichtsurteil

    Gerichtsurteil n mahkeme kararı

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Gerichtsurteil

  • 13 Anordnung

    1) düzen(leme), tanzim, tertip; ( Reihenfolge) sıra; ( Gliederung) dizin
    2) ( Befehl) emir; ( Verordnung) talimat;
    auf \Anordnung des Gerichts mahkeme kararı üzerine;
    auf \Anordnung meines Arztes doktorumun verdiği ilaç düzenine göre, doktorumun tertibine göre;
    polizeiliche \Anordnung polis talimatı

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Anordnung

  • 14 Gerichtsbeschluss

    mahkeme kararı

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Gerichtsbeschluss

  • 15 судебный

    1) yargı °; mahkeme °

    суде́бные о́рганы — yargı organları

    суде́бное де́ло — dava

    суде́бные изде́ржки — mahkeme masrafları

    суде́бный пригово́р — mahkeme hükmü / kararı

    2) adli

    суде́бная медици́на — adli tıp

    Русско-турецкий словарь > судебный

  • 16 справедливый

    врз
    adil, haklı; doğru ( правильный)

    справедли́вый челове́к — adalet sahibi bir kişi

    справедли́вое реше́ние суда́ — mahkemenin adil kararı

    справедли́вый суд — adil bir mahkeme

    справедли́вая война́ — haklı / adil savaş

    справедли́вое тре́бование — haklı / meşru istek

    справедли́вое наказа́ние — haklı bir ceza

    борьба́ за справедли́вое де́ло — haklı bir dava için savaşım

    справедли́вый мир — adil barış

    справедли́вая борьба́ — haklı savaşım / mücadele

    полу́ченные све́дения оказа́лись справедли́выми — alınan bilgi doğru çıktı

    справедли́вая жа́лоба — haklı bir şikayet

    справедли́вое распределе́ние дохо́дов — adil / hakçasına bir gelir dağıtımı

    Русско-турецкий словарь > справедливый

  • 17 Gerichtsbeschluss

    Gerichtsbeschluss m mahkeme (ara) kararı

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Gerichtsbeschluss

См. также в других словарях:

  • mahkeme kararı — is., huk. Dava sonunda açıklanan karar, hüküm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mahkeme kararı — Dava sonunda açıklanan karar, hüküm …   Hukuk Sözlüğü

  • mahkeme — is., huk., Ar. maḥkeme 1) Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yer, yargı yeri, yargıevi 2) Duruşma Mahkeme tam yedi yıl sürdü. Birleşik Sözler mahkeme kapısı mahkeme kararı mahkeme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karar — is., Ar. ḳarār 1) Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim. R. N. Güntekin 2) huk. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm Yargıç kararı. 3) Bu yargıyı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hacir altına almak — 1) kısıtlamak Mümkün olduğu kadar uzun zaman devam etmesi için onu âdeta hacir altına almıştık. R. N. Güntekin 2) huk. hastalık, bunama vb. sebeplerden dolayı davranışlarının nasıl sonuç vereceğini bilemeyen bir kişiyi mahkeme aracılığıyla mal ve …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Republic Protests — The April 14, 2007 protest in Ankara crowding the Ceremonial Plaza of Anıtkabir, the mausoleum of the founder of modern Turkey, Mustafa Kemal Atatürk The Republic Protests (Turkish: Cumhuriyet Mitingleri) were …   Wikipedia

  • ahbapça — zf. Dostça, içten, teklifsizce Hele bir tüccar ve komisyoncu ahbapça bir şey söylerse mahkeme kararı kadar hükmü olur. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boşanmak — den 1) Karı ve koca mahkeme kararı ile birbirinden ayrılmak Ne oldu da kocasından boşandı, sen anladın mı? M. Ş. Esendal 2) Hayvan, başlığından, koşum takımından veya bağından kurtulmak 3) nsz Birdenbire ve bol bol akmak Bir zamandır kendimi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iflas — is., tic., Ar. iflās 1) Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu. N. Cumalı 2) mec. Yenilgiye uğrama, değerini yitirme 3) mec.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KAZİYE-İ MUHKEME — Tam, sağlam hüküm. Temyizin tasdikinden geçmiş, değişmez hâle gelmiş mahkeme kararı ki, böyle bir karara mazhar olan herhangi birşey hakkında tekrar dava açılamaz; dâva mevzuu yapılamaz. Aksi takdirde kanun namına kanunsuzluk yapılmış olur. Buna… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • iflas — Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden tacir borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum …   Hukuk Sözlüğü

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»