-
1 court order
mahkeme emri, mahkeme kararı -
2 court order
mahkeme emri, mahkeme kararı -
3 sue out
mahkeme kararı çıkartmak -
4 sue out
mahkeme kararı çıkartmak -
5 award
mahkeme karari ile vermek; vermek; ödül olarak vermek, ödüllendirmek,karar, hüküm; ödül, mükâfat; kredi -
6 решение
с1) çözüm, çözme, çözümlemeс це́лью реше́ния пробле́мы — sorunu çözmek amacıyla
реше́ние суда́ — mahkeme kararı / hükmü
реше́ние съе́зда — kongre kararı, kongrenin aldığı karar
прийти́ к оконча́тельному реше́нию — kesin hükme varmak
он отказа́лся от своего́ реше́ния — kararından döndü
3) (ответ к задаче и т. п.) çözüm -
7 justice
-
8 decree
n. emir, kararname, karar, ferman————————v. karara bağlamak, hüküm vermek, emretmek; buyurmak* * *1. emret (v.) 2. emir (n.) 3. karar ver (v.) 4. karar (n.)* * *[di'kri:] 1. noun1) (an order or law: a decree forbidding hunting.) emir, ferman2) (a ruling of a court of civil law.) mahkeme kararı, ilâm2. verb(to order, command or decide (something): The court decreed that he should pay the fine in full.) hüküm/karar vermek -
9 rule
n. kural, talimat, kanun, prensip, hüküm, mahkeme kararı, tüzük, yönetmelik, egemenlik, idare, metre, cetvel, standart, norm, gönye————————v. yönetmek, hükmetmek, idare etmek, emretmek, sözü geçmek, saltanat sürmek, hüküm vermek, karara varmak, çizmek, çizgi çekmek, cetvelle çizmek, düzeyinde olmak, geçerli olmak* * *1. yönet (v.) 2. kural (n.)* * *[ru:l] 1. noun1) (government: under foreign rule.) yönetim, idare2) (a regulation or order: school rules.) kural, yönetmelik3) (what usually happens or is done; a general principle: He is an exception to the rule that fat people are usually happy.) kural4) (a general standard that guides one's actions: I make it a rule never to be late for appointments.) âdet, usul5) (a marked strip of wood, metal etc for measuring: He measured the windows with a rule.) cetvel2. verb1) (to govern: The king ruled (the people) wisely.) yönetmek, idare etmek2) (to decide officially: The judge ruled that the witness should be heard.) karar vermek3) (to draw (a straight line): He ruled a line across the page.) çizmek•- ruled- ruler
- ruling 3. noun(an official decision: The judge gave his ruling.) yargı, hüküm- rule off
- rule out -
10 ruling
adj. egemen, yöneten, hakim olan, başlıca, belli başlı, geçerli, cari————————n. yargı, hüküm, mahkeme kararı, çizgi (cetvelle), cetvelle çizme, yönetim, idare* * *1. yöneten (n.) 2. yönet (v.) 3. yöneterek (prep.)* * *adjective (governing: the ruling party.) yöneten, idare eden -
11 sentence
n. cümle, tümce, söz, karar, özdeyiş, vecize, mahkeme kararı, hüküm, yargı————————v. hüküm vermek, mahkum etmek, ceza vermek, hüküm giydirmek* * *1. tümce 2. hüküm ver (v.) 3. tümce (n.)* * *['sentəns] 1. noun1) (a number of words forming a complete statement: `I want it', and `Give it to me!' are sentences.) cümle2) (a punishment imposed by a lawcourt: a sentence of three years' imprisonment; He is under sentence of death.) ceza; hüküm2. verb((usually with to) to condemn to a particular punishment: He was sentenced to life imprisonment.) mahkûm etmek -
12 Gerichtsurteil
Gerichtsurteil n mahkeme kararı -
13 Anordnung
auf \Anordnung des Gerichts mahkeme kararı üzerine;auf \Anordnung meines Arztes doktorumun verdiği ilaç düzenine göre, doktorumun tertibine göre;polizeiliche \Anordnung polis talimatı -
14 Gerichtsbeschluss
mahkeme kararı -
15 судебный
-
16 справедливый
врзadil, haklı; doğru ( правильный)справедли́вый челове́к — adalet sahibi bir kişi
справедли́вое реше́ние суда́ — mahkemenin adil kararı
справедли́вый суд — adil bir mahkeme
справедли́вая война́ — haklı / adil savaş
справедли́вое тре́бование — haklı / meşru istek
справедли́вое наказа́ние — haklı bir ceza
борьба́ за справедли́вое де́ло — haklı bir dava için savaşım
справедли́вый мир — adil barış
справедли́вая борьба́ — haklı savaşım / mücadele
полу́ченные све́дения оказа́лись справедли́выми — alınan bilgi doğru çıktı
справедли́вая жа́лоба — haklı bir şikayet
справедли́вое распределе́ние дохо́дов — adil / hakçasına bir gelir dağıtımı
-
17 Gerichtsbeschluss
Gerichtsbeschluss m mahkeme (ara) kararı
См. также в других словарях:
mahkeme kararı — is., huk. Dava sonunda açıklanan karar, hüküm … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahkeme kararı — Dava sonunda açıklanan karar, hüküm … Hukuk Sözlüğü
mahkeme — is., huk., Ar. maḥkeme 1) Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yer, yargı yeri, yargıevi 2) Duruşma Mahkeme tam yedi yıl sürdü. Birleşik Sözler mahkeme kapısı mahkeme kararı mahkeme … Çağatay Osmanlı Sözlük
karar — is., Ar. ḳarār 1) Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim. R. N. Güntekin 2) huk. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm Yargıç kararı. 3) Bu yargıyı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacir altına almak — 1) kısıtlamak Mümkün olduğu kadar uzun zaman devam etmesi için onu âdeta hacir altına almıştık. R. N. Güntekin 2) huk. hastalık, bunama vb. sebeplerden dolayı davranışlarının nasıl sonuç vereceğini bilemeyen bir kişiyi mahkeme aracılığıyla mal ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
Republic Protests — The April 14, 2007 protest in Ankara crowding the Ceremonial Plaza of Anıtkabir, the mausoleum of the founder of modern Turkey, Mustafa Kemal Atatürk The Republic Protests (Turkish: Cumhuriyet Mitingleri) were … Wikipedia
ahbapça — zf. Dostça, içten, teklifsizce Hele bir tüccar ve komisyoncu ahbapça bir şey söylerse mahkeme kararı kadar hükmü olur. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşanmak — den 1) Karı ve koca mahkeme kararı ile birbirinden ayrılmak Ne oldu da kocasından boşandı, sen anladın mı? M. Ş. Esendal 2) Hayvan, başlığından, koşum takımından veya bağından kurtulmak 3) nsz Birdenbire ve bol bol akmak Bir zamandır kendimi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iflas — is., tic., Ar. iflās 1) Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu. N. Cumalı 2) mec. Yenilgiye uğrama, değerini yitirme 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAZİYE-İ MUHKEME — Tam, sağlam hüküm. Temyizin tasdikinden geçmiş, değişmez hâle gelmiş mahkeme kararı ki, böyle bir karara mazhar olan herhangi birşey hakkında tekrar dava açılamaz; dâva mevzuu yapılamaz. Aksi takdirde kanun namına kanunsuzluk yapılmış olur. Buna… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
iflas — Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden tacir borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum … Hukuk Sözlüğü